Sevgili kullanıcılar! Sitedeki tüm materyaller diğer dillerden çevirilerdir. Metinlerin kalitesi için özür dileriz, ancak onların yararına olacağını umuyoruz. En iyi dileklerimle, Site yönetimi. E-mail: admin@trmedbook.com

HIV Bağışıklık Hücreleri Nasıl İntihar Yapar?

ABD’den yapılan yeni bir çalışma, insan immün yetmezlik virüsünün (HIV), enfekte bağışıklık hücrelerini nasıl etkilediğini gösterir. Araştırmacılar, bu bulgunun, AIDS’e neden olan virüsle enfekte olmuş kişilerin bağışıklık sistemlerini nasıl koruyacakları konusunda önemli bir yol olduğuna inanıyorlar.

Lider yazar Arik Cooper ve Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin bir parçası olan Ulusal Allerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’nden meslektaşları, 5 Haziran tarihli Nature dergisinde bulgularını yazdılar.

HIV dünya çapında 60 milyondan fazla insana bulaşmış ve 30 milyona yakın insanı öldürmüştür. Her gün enfekte olmuş bir kişide HIV, bağışıklık sistemi artık rejenerasyon yapma veya onlarla mücadele etme olana kadar milyarlarca enfeksiyonla mücadele CD4 + T hücresini yok eder.

Virüs bunu çeşitli şekillerde yapar. Bir yol, hücreleri doğrudan öldürmektir: hücreleri koparır ve kendi kopyalarını yapmak için kaynaklarını kullanır. Bu kopyalar hücre zarından çıkan ve hücreyi süreçte öldüren tomurcuklar olarak ortaya çıkar. HIV’in doğrudan konakçı hücresini öldürmesinin bir başka yolu da kaynaklarını tüketmektir.

Ve konakçı hücrelerin ölmesine neden olan başka bir yol ise, konakçı hücre makinesinin, virüs kopyalarını yapmak için kullanılandan büyük ölçüde çarpık hale gelmesidir, bu, programlanmış hücre ölümü veya apoptoz olarak bilinen bir işlemi tetikleyebilir.

Bu çalışma bu sürecin altında yatan mekanizmaları ortaya koymaktadır.

HIV konakçı hücreye girdiğinde, kendi genlerini hücresel DNA’ya ekleyerek protein oluşturma mekanizmasını yeniden programlamaya başlar.

Cooper ve meslektaşları, bu sokma adımı sırasında, DNA’ya bağımlı protein kinaz (DNA-PK) adı verilen bir hücresel enzimin aktif hale geldiğini keşfettiler. Enzim normalde DNA oluşturan moleküllerdeki çift iplikli kırıkları onarmaya yardımcı olur.

Ancak HIV, genlerini konak hücre DNA’sına entegre ettiğinde, bu durum ekleme noktalarında tek iplikli kırılmalara neden olur.

Şaşırtıcı olana göre, Cooper ve arkadaşları HIV entegrasyonu sırasında meydana gelen DNA kırılmalarının DNA-PK’yi aktive ettiğini, bunun da daha sonra olağandışı yıkıcı bir rol oynadığını bulmuşlardır: CD4 + T hücresinde apoptosise neden olan bir sinyali tetikler.

Sonuç olarak:

“Viral entegrasyon sırasında DNA-PK aktivasyonunun CD4 + T-hücresi tüketiminde merkezi bir rol oynadığını ve DNA-PK’ye yönelik bütüncül inhibitörlerin ve müdahalelerin enfekte bireylerde T hücresi sağkalımını ve bağışıklık fonksiyonunu geliştirebileceğini ortaya koymalarını öneriyoruz.”

Başka bir deyişle, HIV ile enfekte olmuş kişilerin, enfeksiyonun ilk aşamalarında, DNA-PK aktivasyonuna kadar ve buna dahil olan virüs replikasyonunun erken aşamalarını bloke eden ilaçları vererek tedavi etmek mümkün olabilir.

Ve bu sadece virüsün kendisini kopyalayabilmesini durduramaz, aynı zamanda bağışıklık sistemini enfeksiyonla mücadele edebilecek kadar CD4 + T hücrelerini de koruyabilir.

Araştırmacılar ayrıca, bulguların, HIV ile enfekte olmuş hücrelerin istilası rezervuarlarının oluşumunu açıklamaya yardımcı olduğunu ve bunların nasıl ortadan kaldırılacağına dair ipuçları sağladığını ileri sürüyorlar.

Yakın zamanda Nature dergisinde yayınlanan bir başka çalışmada, ABD’deki başka bir araştırmacı ekibinin, süper bilgisayar yardımı ile HIV’in kapsidinin veya protein kabuğunun kimyasal yapısını kırdığı ilk kez nasıl açıkladığı anlatılmaktadır.

Catharine Paddock PhD tarafından yazıldı.

TRMedBook